19 EKİM 2021
Ülkeler, ulusal egemenliklerini ve bağımsızlıklarını ulusal sanayilerini destekleyerek gerçekleştirmektedirler. Gelişimlerini sanayileşme ile perçinleyen ülkeler, bugünün küreselleşen dünyasında dahi kendi ulusal sanayilerini öne çıkarmaktadır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından Türkiye’ye getirilen silah ambargosu, Türkiye’nin savunma sanayiini güçlendirmeyi hedef olarak belirlemesinde ve ulusal savunma sanayiinin hayati önemini kavramasında katalizör görevi görmüştür. Halkımızın desteğiyle ve Devlet eliyle kurulan kimi kuruluşlar bu süreçte aşılan önemli kilometre taşlarından olmuştur. Kıbrıs Barış Harekatı’nın yarattığı farkındalıkla birlikte, 1998 yılına gelindiğinde, “Türk Savunma Sanayii Politikası ve Stratejisi Esasları” başlıklı Bakanlar Kurulu Kararı kabul edilmiştir. Geçmişten alınan dersler sonucunda kabul edilen ilgili Karar, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç duyduğu silah, araç, gereç ve mühimmatının azami ölçüde yerli ve milli imkân ve kabiliyetler dahilinde üretiminin gerekliliğini temel almaktadır.
Savunma sanayiinde sistem özelliklerinin gizli tutulması zaruriyet arz ettiğinden, tedarik makamlarını güvenilir yerli ve milli firmalarla yakın bir iş birliğine yöneltmiştir. Tedarik zincirinde yer alan ve iş birliğinin bir parçası olan irili ufaklı bu alt yükleniciler, savunma sanayiinin gemi, uçak, tank, zırhlı araç, elektronik gibi birçok alt sektörlerinde üretim yapmaktadır. ASELSAN; savunma sanayinde dışa bağımlılığın ve tedarik risklerinin azaltılması amacıyla millileştirme faaliyetlerine büyük önem vermekte olup mevcut ürün ve sistemlerindeki yerli malzeme oranını artırmak amacıyla millileştirme faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Bu faaliyetlerin sonucu olarak yakaladığımız gayretle birlikte, savunma sanayiinde yüzde 20'lerde olan yerlilik oranları yüzde 70'lerin üzerine çıktı. Aynı zamanda tedarikçilerinin sistem test ve entegrasyonu, kritik teknolojilerin sürekli geliştirilmesini ve güvenilirliğinin garanti edilmesi gibi destekleri sağlamakta ve bu alanlara yatırım yapmaktadır. ASELSAN, Gücümüz Bir Platformuyla, ulusal sanayi kuruluşları, yerli tedarikçi firmalar, alt yükleniciler ve kullanıcı silahlı kuvvetler temsilcileri arasındaki iş birliğini, karşılıklı desteği ve eşgüdümü perçinlemektedir. Bu açıdan, millileştirme ve tedarik sürecinde iş birliğinin önemli bir adresi olan ve ASELSAN tarafından yürütülen Millileştirme çalışmaları ile birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli teknoloji envanteri gelişirken, milli savunma sanayiinin de tamamen millileşmesi hedefine de hizmet edilmektedir.
Bir ülkenin genel sanayisi içerisinde savunma sanayii; ileri teknoloji, yetişmiş insan gücü ve gelişmiş Ar-Ge faaliyetleri ile son derece kritik bir yere sahiptir. Gizlilik ve güvenlik gibi bir ülkenin varlığına ilişkin yüksek önem taşıyan koşullar, kontrolü ulusal kuruluşlarda olmayan, yerli ve milli olarak üretilmemiş harp araç, gereç, teknoloji ve sistemlerinin en kritik anda kullanılamama riskini gündeme taşımaktadır. Ulusal sanayide yabancı ülkelerden ithal edilen ürün ya da teknolojilere bağımlı olmak, savunma riskinin oluşumu açısından ülkenin bağımsızlığını tehlikeye düşürebilmektedir. Bir ülkenin savunma gücü; sahip olduğu silahlı kuvvetlerine ve bu kuvveti destekleyen güçlü bir savunma sanayiinin varlığına bağlıdır. Savunma sanayiinin gücü ise ülkelerin yerli ve milli teknoloji ve kaynak üretebilme yeteneğini gerektirir. Bizler ASELSAN olarak sahip olduğumuz misyon gereğince millileştirme ve yerlileştirme çalışmalarını faaliyetlerimizin odağına yerleştiriyor bu doğrultuda durmaksızın çalışıyoruz.